Ders 6 – Doğal Kaynaklar ve Ekonomik Güvenlik

  • Anasayfa
  • Konular
  • Ders 6 – Doğal Kaynaklar ve Ekonomik Güvenlik

Doğal kaynaklar, yaşamı desteklemek ve insanların ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan, yeryüzü ve altından elde edilen malzemelerden oluşmaktadır. İnsanların kullandığı her türlü doğal madde doğal kaynak olarak kabul edilebilir. Petrol, kömür, doğalgaz, metaller, taş ve kum doğal kaynaklara örnek oluşturabilir. Hava, güneş ışığı, toprak ve su da bu kapsamda değerlendirilebilir. Kısaca, doğal kaynaklar hem yenilenebilir hem de yenilenemeyen maddeleri içermekte ve insana fayda sağlayabilecek kıt maddi varlıklardan oluşmaktadır.

Doğal kaynaklar sadece insanlar için hayati önem taşımamakta, ülkelerin ekonomik büyümelerinin önemli maddi temelini de oluşturmakta ve ulusal ekonomik güvenliği doğrudan etkilemektedir (van Hoof vd., 2019; Bu ve Liao, 2022). Bu çerçevede doğal kaynaklar ülkelerin zenginliğinin önemli bir bölümünü temsil ederler ve uzun vadeli ekonomik kalkınmayı sağlamak için sürdürülebilir bir şekilde yönetilmeleri gerekir (Dünya Bankası, 2011).

Öte yandan hem gelişmiş ve hem de gelişmekte olan ülkeler, doğal kaynakların kullanımı ile ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanması arasında denge kurmakta zorluklarla karşı karşıya kalabilmektedirler. Bu nedenle doğal kaynakların sürdürülebilir üretimi ve tüketimini teşvik edecek ve kullanım verimliliğini artıracak kamu politikaları tasarlama ve uygulanması tüm ülkeler ve insanlık açısından önem kazanmaktadır (Doğan, 2016; Hassan vd., 2019; Lampert, 2019).

Ayrıca, doğal kaynaklar ekonomideki gıda üretim biçimlerinde temel unsurlardır ve bu üretim biçimleri de ekonomiyi etkilemektedir (Gerbens-Leenes vd., 2010). Doğal kaynak fiyatlarındaki hareketlilik ekonomik büyümeyi etkileyen bir diğer faktördür. Doğal kaynak ihracatının hacmi de doğrudan yabancı yatırımları ve dolayısıyla ekonomik büyümeyi önemli ölçüde etkileyebilmektedir.

Sadece doğal kaynakların kıtlığı değil, değerlerindeki değişim de sıklıkla modern ekonomi açısından önemlidir. Günümüzün tüketici odaklı küreselleşme çağında doğal kaynaklar tüm kalkınma ihtiyaçlarımızın merkezinde yer almaktadır.

Günümüzde iklim değişikliği gibi çevresel sorunlardaki artış, kuraklık, doğal kaynakların kıtlığı ve çevresel kırılganlığı da beraberinde getirmiştir. Doğal kaynaklarda yaşanan sorunlar ile beraberinde getirdiği gıdaya yetersiz erişim gibi sıkıntılar ülkeler içerisinde huzursuzluklara, devletler arasında ise anlaşmazlıklara neden olan kilit unsur olarak giderek öne çıkmaktadır. 21. Yüzyılda yaşanan bu tip gelişmeler, jeopolitik süreçler ile ulusal ve uluslararası barış, güvenlik ve insani güvenlik gibi konuların iç içe geçtiğinin göstergesidir.

Bununla birlikte, doğal kaynakların sömürülmesi ve bununla birlikte gelen çevresel stresler, şiddetin patlak vermesine ve devam etmesine katkıda bulunmaktan barış umutlarını baltalamaya kadar çatışma döngüsünün tüm aşamalarına dahil olabilmektedir. Dünyanın pek çok bölgesinde iklim değişikliğinin etkileri ve artan su kıtlığı, ekonomik büyüme ve insan refahı için hayati önem taşıyan doğal kaynaklara erişim ve bunların dağıtımı çatışma potansiyelini artıran unsurlar arasındadır. Küreselleşen dünyada, jeopolitik riskler ve ekonomik güvenlik, özellikle kaynak çıkarma bağlamında düşünüldüğünde, her ekonomi için temel kaygılardır. Terörizm ve savaşlar gibi olaylar jeopolitik belirsizliği artırmakta, bu da arz ve talep koşulları yoluyla doğal kaynaklara erişimde önemli değişikliklere neden olmaktadır (Wang vd., 2021). Bununla birlikte, bu kaynakların çıkarılması da çevresel bozulma ile kaynaklar üzerinde ülkeler arasında önemli jeopolitik ve güvenlik risklerine neden olabilmektedir.

İklim değişikliği de genel olarak küresel gıda güvenliğini sağlama, yoksulluğu ortadan kaldırma ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlama yeterliliğini tehdit etmektedir. Bir başka ifadeyle, iklim değişikliğinin, değişen yağış düzenleri, kuraklık, sel ve zararlılarla hastalıkların coğrafi olarak yeniden dağılımı dahil olmak üzere tarımsal üretkenlik üzerinde hem doğrudan hem de dolaylı etkileri vardır. Bunun yanı sıra, gıda krizleri ve kıtlıkları da yerinden edilmelerin artmasına neden olarak küresel mülteci ve göçmen krizinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Günümüzde değişen iklim modelleri ile, dünyanın farklı bölgeleri farklı şekilde etkilenmektedir. Bu etkiler, küresel ısınma, aşırı hava olayları, su ve gıda krizi gibi gelişmeler ile doğal kaynakların varlığına ve çeşitliliğine doğrudan ve dolaylı olarak tehdit oluşturmakta, insan ve devlet referans nesnelerine karşı ekonomik güvensizlik sorunsalını neden olmaktadır. Doğal kaynak yönetiminin yanı sıra, iklim değişikliğin ile mücadele edilmesi ve iklim değişikliğine uyum sağlanması, yeterli gıda ve su tedarikinin, sürdürülebilir ekonomik büyümenin ve küresel ölçekte iyi yönetimin sağlanması açısından öneme sahiptir.

Ek Okumalar:

Bu, Di ve Yin Liao, “Land property rights and rural enterprise growth: Evidence from land titling reform in China”, Journal of Development Economics, Sayı 157, 2022, ss. 1-16.

Wang vd., “Are natural resources a blessing or a curse for economic development? The importance of energy innovations”, Resources Policy, Sayı 72, 2021.

Tartışma Soruları:

Doğal kaynaklar ve ekonomik güvenlik arasında nasıl bir ilişki vardır?

İklim değişikliğinin doğal kaynaklar üzerindeki etkisi ile ekonomik güvenlik arasında nasıl bir ilişki vardır?