Ders 11 – Vekalet Savaşları

  • Anasayfa
  • Konular
  • Ders 11 – Vekalet Savaşları

Vekalet savaşları Soğuk Savaş döneminde özellikle nükleer silahlanma yarışının düşüşe geçtiği dönemde ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki küresel güç rekabetinin bir parçası olarak ortaya çıkmış bir kavramdır. Karl Deutsch vekalet savaşı kavramını, iki güç arasındaki uluslararası çatışmanın uzantısı olarak üçüncü bir ülke topraklarında bu ülkedeki iç problemler üzerinden ve yine bu ülkenin insan gücü, kaynakları ve topraklarını kullanarak yürütülen savaş hali olarak tanımlar. Vekalet savaşlarında büyük güçlerin rolü, üçüncü ülkedeki iç çatışmada taraflardan birini destekleyerek, kendi küresel güç rekabetleri çerçevesinde sürdürdükleri politika ve stratejilerini yansıtmaları ve küresel rakiplerinin bu ülke üzerinde destekleri taraf ile hakimiyet kurmasına engel olmaya çabalamalarıdır. Bir diğer ifadeyle, bu tür savaşlarda büyük güçler birbiriyle doğrudan bir çatışmaya girmezler, bunun yerine nüfuzlarını ve güçlerini üçüncü ülke üzerinden kullanarak, dolaylı olarak çatışırlar.

Vekalet Savaşı Nedir?- Güvenlik Konuşmaları / Prof. Dr. Mustafa Aydın

Soğuk Savaş döneminde vekalet savaşı olarak sınıflandırılabilecek savaşların sayısı oldukça fazladır. Bu savaşlar arasında en uzun ve yoğun şekilde 1980’lerde gerçekleşen ABD ve Sovyetler Birliği’nin Afganistan üzerinde yürüttükleri çatışma, vekalet savaşının en önemli örneklerindendir. Sovyetler Birliği bu dönemde kendi askerleri ve Afganistan’da iktidara getirdikleri Babrak Karmal yönetimine tabi silahlı güçleri kullanarak, merkezi yönetime direnen yerel gruplarla mücadelesini sürdürürken, ABD’nin muhalif gruplara dışardan sağladığı destek çatışmaların uzamasının ve nihayetinde Sovyetler Birliği’nin bu ülkeden çekilmesinin en önemli nedenlerinden olmuştur.

Bu savaş dışında da ABD ve Sovyetler Birliği Soğuk Savaş döneminde çeşitli çatışma ortamlarında farklı grupları destekleyerek karşı karşıya gelmişler, Soğuk Savaş sonrasında da vekalet savaşları maliyet açısından büyük güçler tarafından tercih edilen yöntem haline gelmiştir. Tabii buradaki esas saikin bu devletler arasında gerçekleşecek bir konvansiyonel savaşın ortaya çıkartabileceği sonuçlar ile karşı karşıya kalınmaması olduğu hatırdan çıkartılmamalıdır. Özellikle taraflar sahip oldukları nükleer silahlar ile 1960’ların ortasından itibaren “karşılıklı kesin imha” (Mutually Assured Destruction) kapasitesine ulaşınca, aralarındaki nükleer dehşet dengesi süper güçler arasındaki aktif savaş halinin ortaya çıkartabileceği felaket senaryolarını sıklıkla gündeme getirmiştir.

Öte yandan, dış desteğe açık yakın ve uzak coğrafyalarda sürdürülen vekalet savaşları maddi ve insan kaybı açısından konvansiyonel savaşlara nazaran bunları yürüten devler açısından daha düşük maliyete sahiptirler. Dış güçlerin çoğunlukla kendi insan kaynaklarını kullanmadan, yerel unsurlara sağladıkları askeri ve eğitim destekleriyle sürdürdükleri bu savaşlar, savaşın yakın geçmişte geçirdiği dönüşümün de önemli bir örneğini teşkil etmektedir. Nitekim, bugün aktif çatışma bölgelerindeki dış güçlerin varlığı çoğunlukla “destek mekanizmaları” olarak adlandırılan kaynak ve bilgi aktarımı üzerine kurulmaktadır. Bu hem dolaylı müdahalede bulunan ülkelerin aktif müdahale sonucunda yaşayacakları özellikle insan kaybını önlemekte, hem de bunlardan dolayı ortaya çıkabilecek iç siyasi sorunları en aza indirmektedir.

Vekalet savaşları ile ilgili ele alınması gereken bir diğer önemli konu da vekaletin verildiği yerel unsurların yapısıdır. Vekalet savaşları konusunda yapılan çalışmalar çoğunlukla dış güçlerin politikalarını merkeze alan analizler içerir. Özellikle Soğuk Savaş süresince araştırmaların odak noktası ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki küresel çekişme iken, yerel unsurlara çalışmalarda çok önem verilmemiştir. Fakat, bu tür savaşların gerçekleşmesi aslında yerel unsurların kabiliyeti ve büyük güçlerle iş birliğine bağlıdır. Bu nedenle, vekalet savaşlarını incelerken devlet merkezli bir bakış açısı yerine sıklıkla devlet dışı aktörler olan bu yerel unsurlara da dikkat çekmek gerekir. Sadece bu yerel unsurların varlığı değil, bu ülkelerde dışardan yönlendirmeye, müdahaleye veya desteğe açık olan iç çatışmaların bulunması da önemli bir unsurdur. Vekalet savaşlarının yoğunlukla iç çatışmaların bulunduğu ve dış desteğe ihtiyaç duyan yerel unsurların olduğu bölgelerde gerçekleşmesi tesadüf değildir. Bugün sadece ABD ve Rusya gibi küresel güçlerin değil, İran ve Suudi Arabistan gibi bölgesel ülkelerin de bu tür çatışma ortamlarında belirli taraflara destek sağladıklarını görebilmekteyiz.

Yakın dönemde Orta Doğu bölgesinde meydana gelen ve çoğu da halen devam etmekte olan çatışmaların (örneğin Suriye ve Yemen’de devam etmekte olan iç savaşlar) büyük kısmı bu bağlamda incelenebilir ve hemen tamamında yerel yapılanmaların dış güçlerin kendi aralarındaki çekişmelerin uzantısı haline geldikleri net bir şekilde görülebilir.

Çatışma bölgelerindeki toplumsal yapının bölünmüşlüğü ve sonucunda ortaya çıkan yerel grupların sayıca fazla olması dış güçlerin stratejik olarak desteklediği unsurların yapısını da önemli kılmaktadır. Özellikle radikalleşmenin üst seviyelerde olduğu bölgelerde desteklenen unsurların kimliği de dış müdahaleci ülkelerin uluslararası imajını doğrudan etkilemektedir. Yine Orta Doğu bölgesinde dış ülkelerin müdahalelerinde gözlemlediğimiz bir diğer unsur da dış devletlerin başvurduğu özel güvenlik şirketleri ve profesyonel paralı askerlerin kullanımının giderek artan bir eğilim göstermesidir. Direk müdahaleyi tercih etmeyen dış müdahaleci devletler farklı kapasitelerdeki bu şirketleri aktif olarak sahada kullanmaya başlamışlardır. Bu yeni aktörler yerel unsurlara destek olarak sahada konuşlanmakta ve maliyet sorununu da ciddi anlamda gidermektedirler. Fakat, bu aktörlerin desteklenmesi uluslararası kamuoyu nezdinde farklı tartışmalara yol açmış ve meşruiyetleri ile savaş etiği konuları tartışılmaya başlanmıştır. Bu silahlı unsurlara bir sonraki modülde daha detaylı değineceğiz.

Arap Baharı Sonrası Ortadoğu Coğrafyasında Vekalet Savaşını Tanımlar Mısınız ?- Güvenlik Konuşmaları / Prof. Dr. Özlem Tür

Bugün bölgesel veya küresel güçlerin dünyanın farklı bölgelerinde meydana gelen savaşlara farklı şekillerdeki destekleri yadsınamayacak bir olgudur. Fakat her çatışmadaki dış güç desteğini de vekalet savaşı olarak sınıflandırmak yanıltıcı olacaktır. Bu kavramın Soğuk Savaş döneminde ortaya çıkması tesadüf değildir. Zira, Soğuk Savaş döneminde süper güçlerin üçüncü ülkelerdeki çatışmalara müdahalelerinin arkasındaki motivasyon meseleyi açık şekilde küresel güç rekabetinin bir uzantısı olarak görmüş olmalarıdır. Bugün yine bu rekabetin izlerini gördüğümüz dış destekli çatışmaları vekalet savaşı olarak adlandırarak, aslında kavramın önemli bir varsayımı olan dış güçlerin üçüncü ülkelerdeki mevcut iç gerginlikleri açık silahlı çatışma haline dönüştürmesi unsurunu da vurgulamış oluruz. Yine de, vekalet savaşı kavramını günümüzdeki çatışmalar için kullanırken dış güçlerin müdahalesinin arka planını, motivasyonunu ve kapsamını dikkatli değerlendirmek ve uluslararası sistemde rekabetleri devam eden büyük güçlerin birbirleriyle konvansiyonel savaş ihtimali azaldığından bu tür stratejik hamleleri rahatlıkla sürdürebildiklerine vurgu yapmak gerekir.

Ek Okumalar

 Deutsch, K. W. ‘External Involvement in Internal War’, (der.) Harry Eckstein, Internal War, Problems and Approaches (NY: Free Press of Glencoe, 1964).

 Ekşi̇, Muharrem. “Bir Vekalet Savaşı Olarak Suriye Krizi ve Büyük Güç Politikalarının Realizme Dönüşü”. Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi1 (2017): 106-129

Tartışma Soruları

 Vekalet savaşları konvansiyonel savaşlara göre neden tercih edilen bir politika olmuştur?

 Soğuk Savaş döneminde meydana gelen vekalet savaşlarının temel unsurları nelerdir?

 Vekalet savaşı kavramı Orta Doğu’da meydana gelen çatışmalar bağlamında nasıl değerlendirilmelidir?