İnsani Güvenlik

Alpaslan Özerdem

George Mason Üniversitesi

 

Ders Tanıtımı

 

İnsani güvenlik kamu politikasının her şeyden önce, bireylerin ve toplulukların kişisel güvenlik, refah ve haysiyet sorunları üzerine yoğunlaşmasının gerektiğini öne sürmekte olup ulusal güvenlik yaklaşımına önemli bir alternatif anlayış sunmaktadır. Bu kavram üzerine yapılan tartışmalar 1940’lı yıllara kadar gitmesine rağmen, 1994 tarihli Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın ‘İnsani Kalkınma Raporu’ vesilesiyle ciddi anlamda anılmaya başlamıştır. Raporda ekonomik güvenlik, gıda güvenliği, sağlık güvenliği, çevre güvenliği, kişisel güvenlik, topluluk güvenliği ve siyasi güvenlik insani güvenliğin yedi bileşeni olarak belirtilmiş ve hedef olarak da güvenlik kavramına yaklaşımı askeri tehditlere karşı devletin güvenliği şeklindeki gelenekselci çerçeveden çıkarmayı öngörmüştür. Kavram olarak üç ana prensip üzerine dayandırılmaktadır: korkudan özgürlük (freedom from fear), fakirlikten özgürlük (freedom from want), onuruyla yaşama özgürlüğü (freedom to live in dignity). Korkudan özgürlük, yoksulluk ve eşitsizlikten kaynaklanan şiddet çatışmalarına karşı bireylerin korunması anlamına gelmekte; tehlike durumunda acil yardım, çatışmaların önlenmesi ve çözümü, barışın inşası gibi çözümleri ön plana çıkarmaktadır. Doğal felaketler, salgın hastalıklar ve kıtlıkla ilgili konularda ise çatışmalara nazaran daha çok insan etkilenmekte olup sürdürülebilir bir kalkınmayı öncüleyen, fakirlikten özgürlük prensibidir. Onuruyla yaşama özgürlüğü için bireysel ve toplumsal haklar ana bileşenlerdir. Bu prensiplerden de gayet iyi anlaşılmaktadır ki insani güvenlik, kalkınma, ulusal güvenlik ve insan hakları arasındaki karşılıklı ilişkiyi ikrar etmektedir.İnsani güvenlik, hem fiziksel hem de maddi güvenliği birleştirdiği için genellikle “yumuşak” bir güvenlik politikası olarak değerlendirilir. Aslında, bireyleri siyasi şiddetten korumayı amaçlayan “sert” bir güvenlik politikası olarak da görülmelidir. Bu, zorunlu olarak askeri güçlerin kullanımını içerir, ancak yeni şekillerde kullanılır ve yapılandırılır ve aslında, klasik devlet güvenlik doktrini tarafından şu anda öngörülenden daha riskli askeri müdahale türleri de gerektirebilir. Bu seminerde insani güvenlik kavramı barış ve çatışma çözümü perspektifinden incelenecektir. Tartışmalar ayrıca Covid-19 pandemisinin insani güvenlik üzerindeki etkisine de odaklanacak olup, seminerin grup çalışma metoduna dayanacak olmasından dolayı, katılımcıların oturum öncesi temel okumaları yapmaları ve önerilen videoları izlemeleri gerekmektedir.