Ders 11 – Güvenlikleştirme

  • Anasayfa
  • Konular
  • Ders 11 – Güvenlikleştirme

Güvenlikleştirme(securitization) kavramı, Kopenhag Okulu bünyesinde, geleneksel güvenlik yaklaşımlarınındevlet merkezli ve askeri tedbirodaklı bakış açısına bir karşı çıkış olarak başlayan disiplinin genişleme ve derinleşme sürecinin parçası olarak ortaya atılmıştır.Eleştirel güvenlik çalışmalarına paralel olarak güvenlik kavramına inşacı bir yaklaşım sunan bu kuram,güvenliğin sabit ve genel geçer bir kavram değil, süreçler dahilinde aktörlerin bağlamsal olarak inşa ettiği bir kavram olduğu varsayımından hareket eder.

İlk olarak Ole Waever tarafından gündeme getirilen kavram, daha sonra Barry Buzan ve Jaap de Wilde gibi yazarların da katkılarıyla kuramsal bir çerçeveye kavuşmuştur. Özellikle bu üç yazarın kolektif bir çalışması olarak ortaya çıkanSecurity: A New Framework of Analysis(1998) kitabında kavram ve teorik çerçevesi detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Takip eden dönemde ise güvenlikleştirme kavramı, rahat anlaşılır analitik ve yöntemsel çerçevesi ile güvenlik dinamiklerinin analizinde yaygın şekilde kullanılan bir kavram haline gelmiştir. Halen güvenlik çalışmaları alanındaki etkinliği yeni katkılar ile devam etmektedir.

Kopenhag Okulu ve Güvenlikleştirme- Güvenlik Konuşmaları/ Prof. Dr. Sinem Akgül-Açıkmeşe

Güvenlikleştirme teorisinde inşacı bakış açısının etkisiyle güvenlik başlığı altında değerlendirilen konuların bir iletişim süreci sonucunda ortaya çıktığı ifade edilir. Buna göre, biz öznesi için güvenlik meselesi olarak algılanan bir durum, başka bir aktörün güvenlik gündeminde olmayabilir. Bu çerçevede güvenlikleştirme yaklaşımı, açıklamasının merkezine söz-edim (speech act) olarak ifade edilen bir süreci koyar. Buna göre, belirli sorunların güvenlik meselesine evrilmesi için siyesi otorite tarafından o meselenin bir güvenlik sorunu olarak tanımlanması gerekir. Diğer bir ifadeyle, bir konu siyasi otorite tarafından güvenlik sorunu olarak ifade edildiğinde, o konu artık normal siyasi gündemin dışına çıkartılarak, olağanüstü önlemlerin önünü açabilecek bir seviyeye getirilmektedir. Bu söylemin genel kabul gördüğü noktada da kullanılan olağanüstü önlemler meşrulaştırılmaktadır. Bunun en keskin örneklerini terör ve göç gibi konularda oluşturulan güvenlik algısının ardından gelen önemler ve politik kararlarda görebiliriz.

Öte yandan güvenlikleştirmeyi yapan aktörlerin siyasi bir meşruiyete sahip olduğu varsayılması, güvenliğin siyasallaştırılmış bir süreç olarak da tanımlanmasına yol açabilir.Öte yandan, tehdidin ne olduğu ile bu tehditlere karşı hangi önlemlerin alınacağı inşa edilmiş bir gerçeklik algısı yarattığından bunun siyasi bir tarafı olması şaşırtıcı değildir. Nitekim, güvenlikleştirme ile bir konu siyasialandan alınarak güvenlik alanına dahil edilmektedir.Bu anlamda siyasi alanın ve güvenlik alanının sınırları bu kararları alan otorite tarafından belirlenmektedir.

Kopenhag Okulu güvenlikleştirmenin yapıldığı alanları özel alan, politik alan ve güvenlik alanı olarak sınıflandırır. Özelalan,kamusal alan dışındakalan ve siyasi gündemin parçası olmayan konuları içerir. Kamusal alan, kamuoyunun dahil olduğuve politika yapıcıların yönetimindetartışma kapsamına alınmış konularıkapsamaktadır. Güvenlik alanı ise bu alanlar içerisinde güvenlikleştirmenin sürdürüldüğü, tehditlerin tanımlandığı ve artık konuların politik alanın dışındaki olağanüstü önlemlerin meşru kılınarak ele alındığı alan olarak tanımlanabilir.

  “Güvenlikleştirme” – Güvenlik Yazıları / Fulya Hisarlıoğlu

Söz-ediminin merkezi bir rol oynadığı bu alanlar arasındaki geçişler, söz-edim kapasitesini elinde bulunduran aktörler tarafından gerçekleştirilir. Bu durumda kamunun kabul edeceği güvenlikleştirme adımları meşru siyasi aktörlerin yönetimi dahilinde olur. Bu da güvenlikleştirmenin ne kadar objektif ya da ne kadar politik bir süreç olduğu konusunda soru işaretleri doğurur.NitekimBilginde güvenlikleştirme sürecinde güvenlikleştirici aktörün aldığı güvenlikleştirme kararını politik bir karar olarak görür(Bilgin 2010, 83). Fakat, bu noktada önemli başka bir konuya da değinmek gerekir. Güvenlikleştirme ne kadar politik olursa olsun, bu sürecin başarılı olarak değerlendirilmesi için başka unsurlar gereklidir. Tek başına söz-edim yapabilen aktörlerin bir meseleyi güvenlikleştirmesi yeterli olmayacaktır. Bu olağanüstü durumun toplum tarafından kabul edilmesi de gerekir. Bu, en azından demokratik ülkelerde meşruiyetin devamlılığı açısından önemlidir.Bu kabulün sağlanması gereken alan da kamusal alandır; yani hedef kitle, Kopenhag Okulu tarafından politika yapıcıların ikna etmesi gereken topluluk olarak tanımlanmıştır.Bu normal siyasi koşullarda toplum olarak tanımlanabilir. İkna etme gerekliliği ise günümüzde güvenlikleştirme yapılan meselelerde alınan olağandışı önlemlerin bireysel özgürlüklere ve toplumsal dinamiklere doğrudan etkisi nedeniyle önemlidir.

Güvenlikleştirme Kavramı Nedir ?- Güvenlik Konuşmaları/ Prof. Dr. Bahar Rumelili

Özetle, güvenlikleştirmenin analiz çerçevesinde üç farklı unsur rol oynar. Bunlardan ilkigüvenlikleştirici aktör, ikincisireferans nesnesi,üçüncüsü ise işlevsel aktörlerdir (Buzan, Wæver ve De Wilde 1998, 36).Güvenlikleştirici aktör, yukarıda belirtildiği gibi, belli bir konuyu güvenlikleştirme kararını vererek, bu konunun varlıksal bir güvenlik tehdidi olduğu yönünde hedef kitleyi ikna eden/etmeye çalışan aktördür. Kopenhag Okulu yazarlarına göre bu aktör çoğunlukla siyasi liderlerile lobi grupları gibi siyasielitlerden meydana gelmektedir (Buzan, Wæver ve De Wilde 1998, 40). Bu aktör belli bir konuyu varlıksal güvenlik tehdidi olarak sunarak,o konuya karşı olağanüstü tedbirler alınmasını meşrulaştırmayı amaçlamaktadır.

Referans nesnesikavramı,güvenlik çalışmalarında farklı şekillerde yorumlanmıştır. Referans nesnesi basitçe,güvenlikleştirilen konunun tehdit ettiği öğedir.Güvenlikleştirmeyi yapan güvenlikleştirici aktör, ilgili tehditleri tanımlarken bu tehditlerden kimin etkilendiğini de tanımlar. Güvenlikleştirilmiş bir mesele olağandışı bir yerde konumlandırıldığından bu tehditlere karşı referans nesnesinin varlığının korunması birincil kaygı olarak ortaya çıkar. Referans nesneleri makro düzeyde uluslararası sistem, meso düzeyde toplumlar ile toplum içerisindeki farklı gruplar ve mikro düzeyde de bireyler olarak ifade edilebilir.

Mülteciler ve Güvenlikleştirme” – Güvenlik Yazıları / Birgül Demirtaş

İşlevsel aktörlerise, güvenlikleştirme çalışmalarında, güvenlikleştirme sürecini kolaylaştırıcı veya verilen mesajı çoğaltıcı aktörler olarak tanımlanır. Bu aktörlere en belirgin örnek olarak medyayı verebiliriz. Bu aktörler güvenlikleştirme sürecinin sürdürüldüğü sektöre göre değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin yazılı ve görsel medyanın güvenlikleştirme sürecinde oynadığı rolsiyasi aktörlerin söylemlerini yayma ve ikna etme kabiliyetini artırma konusunda etkili bir işlevsel aktör olarak kullanılabilmektedir. Elbette medyanın bu rolü bazen ters etki de yaratabilmektedir. Hangi durumun ortaya çıkacağı, büyük ölçüde güvenlikleştirici aktörlerin bu tür işlevsel aktörlere ne derece hâkim oldukları veya ikna edebildiklerine bağlıdır. Bu aktörler doğrudan güvenlikleştirme yapmazlar, sadece güvenlikleştirilen konuları hedef kitleye yaymada aracı olarak rol oynarlar.

Güvenlikleştirme Kavramı Nedir ?- Güvenlik Konuşmaları/ Prof. Dr. Gencer Özcan

Güvenlikleştirme kuramı, halen akademik alanda çekiciliğini  korumakla birlikte, zamanla farklı eleştirilere de konu olmuştur. Bu eleştiriler çoğunlukla söz-edim, kavramının güvenlikleştirmedeki merkezi konumuna dairdir. Söz-edim merkezli bir güvenlikleştirme çerçevesinin bu süreci mekanikleştirdiği ve pek çok örnekte gerçek güvenlik sorunlarının sırf söz-edim kriteri nedeniyle güvenlik analizinin dışında bırakıldığı ifade edilmiştir. Özellikle güvenlikleştirmenin siyasi bir süreç olduğu ve öznelerarası bir iletişim sonucu ortaya çıktığı varsayımı kabul edildiğinde, siyasi çıkarlarla örtüşmeyen tehditler bu aktörler tarafından güvenlik alanına alınmayacaktır. Bu yüzden de söz-edimi dışındaki güvenlik sorunlarını denklemin dışında bırakmak bu tür sorunların analizi konusunda Kopenhag Okulunu zayıf bir çerçeveye çekmektedir.

Ek Okumalar

 Balzacq, T. (2010) “A Theory of securitization: origins, core assumptions, and variants”, Securitization Theory: how security problems emerge and dissolve, Thierry Balzacq (der.), 1–30. Londra: Routledge.

 Baysal, B. ve Çağla L. (2015). “Kopenhag Okulu ve Güvenlikleştirme Teorisi.” Güvenlik Stratejileri Dergisi 22 (22)

 Buzan, B, Ole W. ve Jaap De Wilde. (1998). Security: A New Framework for Analysis.

 C.A.S.E. Collective. 2006. “Critical Approaches to Security in Europe, A Networked Manifesto.” Security Dialogue 37 (4): 443-487.

Tartışma Soruları

 Güvenlikleştirme’nin temel unsurları nelerdir?

 Güvenlikleştirme kavramı güvenlik çalışmalarında eleştirel yaklaşımlar içerisinde neden konumlandırılmalıdır?

 Güvenlikleştirme pratiğinin olası yan etkileri nelerdir?